Yapı Kredi, sevgililer günü nedeniyle cogitonun Aşk sayısını indirime sokunca bana da erken bir 14 şubat yaşamak düştü bu akşam. Enis Batur'un 'Aşk Üzerine Marazi Bir Deneme Daha' yazısındaki bazı tespitleri okuyunca dayanamadım yazının birkaç bölümünü paylaşmak istedim:
Bölüm III
İktidar ilişkisinin en fazla sivrildigi, yıpratıcı yanlarının en belirgin formları aldıgı anların başında gelir Aşk. Görünüşte, bir efendi/kul kutuplaşmasında yol alınmaktadır, oysa efendinin her an kula, kulun her an efendiye dönüşebilecegi bir eksen üzerinde iniş çıkış egrisini çizer 'kahramanlar'. Partnerlerin rollerine aldanmamak gerekir: Hükümran nerede boyun eger, mazlum nerede dikilir kimse kestiremez. Uca çekilen, itilen, orada duran ve bekleyen öylesine güç kazanır ki, istediginde karşısındakini bükebilir, hatta eritebilir de. Büyük, zorlu aşk örneklerinin hepsinde rollerin bir evreden sonra ters döndügüne, ateşin yön degiştirerek yakanın yandıgı, yananın külünden yeniden dogdugu bir durum yaşandıgına tanık olunur. Karşılıklı aşk, her zaman karşılıklı, bulaşıcı, yayılmacı bir yangın demeye gelmiştir. Tek taraflı aşk, zaten aşk degildir: Öteki'yle tamamlanma arayışından öte, kendi kendini bulamama güzergahıdır: Bir som yanılgı, bir som yanılsama.
Munch
Bölüm IX
Bir yandan da, kendisini kuşatan bütün engellerin içinden geçip sürekliligini, daha dogrusu sessiz sürekliligini kazanmanın yolunu arar Aşk.
....
Zorlu olan: Kişinin kendi içindeki aşkı yaşatmayı bilmesidir şüphesiz.
Daha da zorlu olanı: İki kişinin, karşılıklı, günden güne aynı Aşk'ı beslemeleri, Tutku'ya yaşama hakkı vermeleridir.
...
İnsan, tutkularına gösterdigi özen ve baglılık oranında kendı kendısını gerçekleştirme sınırına yaklaşanilir, onu geliştirebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder