Herkesin hayatında bazı özel sanatçılar vardır yönetmen, şair, fotografçı, müzisyen veya yazar. Hangi disiplinde ürettiklerinin aslında hiçbir önemi de yoktur ama onların büyüklügü sizi ürettikleri şeyle çarpmaları ve büyülemeleridir. Belki yüz defa, bin defa o ürettikleri eserleri deneyimlemek istersiniz çünkü her defasında sizde ayrı bir tat bırakırlar ve onlarda yeni bir şey keşfedersiniz. Sanırım benim için ve hatta bir çok insan için bu kişilerden biri Van Gogh. Antonin Artaud'nun Van Gogh kitabını elime almadan önce onun resimlerine bakmayalı epey zaman geçmişti. Okurken bir anda kitabı köşeye koydum ve resimlerine bir an önce tekrar bakabilmek için bilgisayarın başına geçtim. Sanırım bu yazı da bu anma arzusunun dışavurumu oldu.
Artaud'nun söyledigi gibi, eger Van Gogh otuz yedi yaşında ölmeseydi kimbilir daha hangi başyapıtları üretirdi? Veya 'kargalar'(1) resminden sonra gerçekten bir şey daha üretebilir miydi? O otuz yedi yaşında öldü çünkü ne yazık ki yürek karartıcı ve çileden çıkan insan hikayesinin sonuna gelmişti.
" Van Gogh'un bir tablosunu betimlemek neye yarar! Başka biri tarafından denenen hiçbir betimleme, kendisinin yaptıgı basit dogal nesneler ve renkler sıralaması degerinde olamaz."
Van Gogh büyük bir ressam oldugu kadar büyük bir yazardır da. Mektuplarından ufak bir alıntıyı koymadan yapamadım:
Resim çizmek nedir? Ona nasıl varılır? O, hissettigimiz ile yapabilecegimiz arasında gibi bulunan görünmez bir demir duvarın içinden kendine bir yol açma eylemidir. Bu duvar nasıl geçilmelidir, çünkü sert vurmak bir işe yaramaz, bu duvar aşındırılmalıdır ve egeyle geçilmelidir, bence yavaş yavaş ve sabırla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder