29 Ekim 2009 Perşembe

Fotograflarla Turkiye






1953 Silifke doğumlu Ali Oz,  Nokta, Güneş, Milliyet, Cumhuriyet, Aktüel, Tempo, NTV MAG ve Birgün’de çalıştı. Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksekokulu Radyo Televizyon Bölümü mezunu olup halen serbest fotomuhabirlik yapmaktadır.

Gectigimiz eylul ayinda Karsi Sanat'ta sergisi olan Ali Oz, fotograflarinda toplumsal bellekte yer etmis olaylari bir belgesel niteliginde sunmus . Cektigi kareler Turkiye'nin son 25 yilinda gormeyi tercih etmedigimiz anlari adeta gozumuze sokar, hatirlatir. 12 Eylul askeri darbesi, 1Mayis gosterileri gibi mucadeleler ve bunlarin karsisindaki polis siddeti...

Yildirim Turker'in sergiyi ve sanatcinin fotograflarini anlattigi yazisini okuduktan sonra daha fazla bir sey soylemek gereksiz! Buyrun okuyun:

Ali Öz’ün her fotografı patlamalı bir duygu yaratır.

Uğultulu fotograflardır bunlar.

Hayatımızın kilit olmuş bir yerini Molotof kokteyli gibi önümüze fırlatır.

Fotograflarından biriyle karşılaştığımız an fiziksel bir değişim yaşamamız bundandır.

Dolaşımımız hızlanır.

Bir ünlem. Bir işaret. bir ipucu. Bir kanıt. Bir çığlık.

Her fotografının ardında görünmez bir ünlem işareti vardır.

Sesli fotograflardır bunlar.

Avaza bağırmayanı bile birilerine seslenir.

Ali Öz’ün fotografları, bütün kaslarıyla gerçek haber fotograflarıdır.

Altına ne yazsanız zayıf kalacağını bilirsiniz. Ancak bir fotograf okuması deneyebilirsiniz.

Her şey, o fotografta vardır.

Bir toplumsal olayı can alıcı ayrıntılarıyla birlikte okuyabilirsiniz onun gözünden.

Kalabalıktırlar bir de. Sesi sever ya, sesini başkalarının sesleriyle birleştirmişlerin yanı başındadır. Kalabalık gördü mü heyecanlanır.

Hızı artar. Kıldan ince kılıçtan keskince olur.  

Bir mitingin coşkusu başınızı döndürür. Oradaymış gibi karıncalanırsınız.

Ali Öz’ün kamerası taraflıdır. Tarafını da hiç gizlemez.

Hep görmek istemediklerimizin, unutmak istediklerimizin; görünmezlerin, işitilmezlerin yanından bakar. Şu dünyadan en çok yara almış biz’in kolunun altına gizlenir.

Onların maruz kaldığı dünya eziyetini gösterir

Kimileyin onu bir küfür gibi kurgulayıp yollar dünyanın merkezine.

Ertesi gün ‘büyük acıların küçük hisseli ortakları’ sabaha o küfürle başlar.

Bize kaçamayacağımız, çivi gibi belleğimize mıhlanacak bir an armağan eder.

Dolaysız olarak vicdanımıza görünür.

Onun fotografının sözü, örtmeye, saklamaya, çarpıtmaya çalışan her sözü yalancı kılar.

Hakikatin olabilecek en çıplak resmidir.

Hırçın, gerilimli, nefes nefese bir anın peşindedir.

Onun fotografını kuran gerilim, tarihin kamaşmasıdır.

Kanımca kendisi tarihçinin önde gidenidir.

Düştüğü kayıt, şişman yorumların yanından jilet gibi gelir geçer.

Tarihin o anının gerilimi, uzun bir çağ romanı gibi yakamıza yapışır.

Sanatçının hasıdır elbet.

Hakikatin kendi kurgusunu yansıtmak için sokaklara, meydanlara, hayatla dalaşanların bağrına yatar.

Kanımca kendisi bir çağdaş ozandır.

Karamsardır. Ama şakacıdır da. Mizaha göz kırpar.

Lafı asla dolandırmadan.

Lafın kendi şiirini hiç dondurmadan.

Her fotografının bir afişe, bir kitap kapağına yakışırlığı bundandır.

Güzelliğin ürperttiği adamlardan besbelli.

En acıtan resmin bile çerçevesi güzellikle çatılmış.

Gözlerini tanık olmaya vermiş. Görmeye, görmeye görmeye bakıyor.

Göstermek; en alt katını, en derinde saklısını göstermek için bakıyor.

Her fotografında müziğin yükseldiği anı yakalamış.

Anahtarın döndüğü, hayatın kendisinin bir metafora dönüştüğü, her şeyin ama her şeyin görünür ve anlaşılır olduğu o biricik anlar dizisi, fotografları.

Ali Öz, hayatımızı fotograflamaya devam ediyor!


Yıldırım Türker

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder