5 Ekim 2009 Pazartesi

Anlamsizlik,Siradanlik


Inci Eviner'in dersi icin hazirlandigim arastirma sureci icinde Leyla Gediz'in sanati ve eserleri hakkinda bircok sey okuma firsati buldum. Isin ozu yani verilen odev aslinda, bienali ve onun cercevesinde olusan diger sergi mekanlarini gezip icinden begendigimiz ve begenmedigimiz bir eseri tartismakti. Bu eserlerin bizi niye etkileyip veya etkileyemediklerini konusurken sanatcinin ne anlatmak istedigini, donemsel teorileri de ortaya koyabilmek gerekiyordu. Sanatci Leyla Gediz'in resimlerini cok begenmeme ragmen daha once de bahsettigim Noa Noa sergisi beni cok fazla etkilememisti. Heykel yerlestirmesi olan bu sergiye baktigimda, hemen Tracy Emin'in mahremiyetini actigi meshur yerlestirmesini animsamistim. Disaridan bakan biri olarak bana Noa Noa anlamsiz gelmisti hatta bundan bana ne duygusuyla sergiden cikmistim. Ancak uzerinde okumaya basladikca, sanatcinin genel anlamda islerindeki konu butunlugune bakinca Galeristteki bu eseri sanatcinin Gaugin vari bir yaklasiminin sonucu oldugunu anliyorum:Sanatci, topluma karsi tavir alip  kendi evine kapanmaktadir tipki Gaugin;in Tahiti'ye kacmasi gibi. Leyla Gediz islerinde her seyden cok kendi dunyasindan beslenen bir sanatci. Anlamsizlik, siradanlik ve gereksizlikler sanatini olusturan baslica kavramlar demek mumkun olabilir.
Bu kendini disari vurma hali ile sanatcinin son isine bir daha baktigimda, benim icin biraz daha anlam olusturmaya baslasa da Noa Noa,  gormeye gittigimde resimlerinin karsisinda yasadigim carpilma, buyulenme hissini yakalayamadim. Evet yazi, bilgi hatta fikir gunumuz sanati icin en onemli sey hatta bir eseri anlamak icin sanatin olmazsa olmazi ancak bir eserin onune gectigimizde bilgiden cok bence bizde uyandirdigi duyguyla da begenebilmeliyiz o eseri.. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder